25 Kas 2008

84 yaşındaki CHP ve gölgesi

84 yaşındaki CHP ve gölgesi

21/09/2007

Seçim sonuçlarını takip eden süreçte Türkiye entelektüelleri -biraz da seçim öncesinde paranoya yarıştırıp ortalığı birbirine katan sözde Atatürkçülere hırslarından- abartılı bir AKP güzellemesine soyundular.

KAAN BENLİ (Arşivi)

Seçim sonuçlarını takip eden süreçte Türkiye entelektüelleri -biraz da seçim öncesinde paranoya yarıştırıp ortalığı birbirine katan sözde Atatürkçülere hırslarından- abartılı bir AKP güzellemesine soyundular. İş öyle bir hale geldi ki AKP Türkiye halkının geçmişten taşıdığı sağlıklı, faziletli tohumlardan olgunlaşan meyvesi, geçen hafta 84. yaşını kutlayan CHP ise bu tohumların yeşermesine bunca sene olanak tanımayan çorak toprak yerine ifade edilir oldu. Kimi aydınlarımız tüm karşıt egemen güçlere rağmen AKP'nin salt halk iradesine dayanarak bir kitle partisine dönüşmeyi başarmasını takdir ediyorlar ki burada egemen güçleri kanımızca denklemin yanlış tarafına oturtuyorlar. Kimileri ise fena kaptırıp nihayet halkın Cumhuriyet'e hâkim olduğu tezi ile büsbütün bir AKP ilüzyonu yaratıyorlar. Yabancı basında da bu düstur Türkiye analizleri yaparken benimsendi. Batı sonunda Türkiye düğümünü, karmaşasını bir şablona oturtarak indirgeyerek çözmekten mesut, Türkiye aydınları ise nihayet halkla kucaklaşabilmenin heyecanı ile coşku içindeler. Ancak artık bu komplimanlara bir son vermenin ve entelektüelliğin sisifosu gereği iktidar karşısında saf tutmanın zamanı gelmiş olmalıdır. Aksi halde borsaya ve ekonomiye karşı doğru çalışan bu mutabakat oluşumu, giderek sosyal yapıya ve dinamizme zarar verecek bir nitelik kazanabilir. Şüphesiz AKP'nin performansı seçim ve sempati kazanmak açısından parmak ısırtacak cinstendir, ancak onun ötesinde 'CHP ve halk' üzerinden kurulacak analojiler bizleri hakikatlerin dışına taşıyıp Türkiye'yi bugünlere getiren ilerlemeci motorundan edebilir. Kim halka uzak?Sanılanın aksine AKP şu haliyle CHP'ye göre halkla çok daha uzak ve eğreti bir ilişki içindedir aslında. Fazlasıyla halkın beğenisine göre biçimlendirilmiş bir tasarım ürünü gibi görünüyor. Bu haliyle bir yandan ANAP'ın zamanında aynı tür bir ortamdan fırsat bularak toplumsal ahlaka kalıcı zarar verdiği omurgasız iktidarı ile de bir tür benzerlik gösteriyor. Buradan çıkışla Türk siyasi tarihinin kitle partisi CHP'nin bir türlü bilince yükselemeyen bir tür gölgesi (içgüdüleri) gibi nitelendirilebilir. Tepkiselliğin, popülizmin gerçeklik içinde bir yeri olmadığını işaretlediğimiz noktada, AKP'nin halk nezdinde reel manada ne ifade ettiğini enikonu sorgulamak gerekir. Halkın özlemlerini, kızgınlıklarını, kırgınlıklarını işleyen pragmatik bir yapı, halkın iradesiyle nefes alıp veren bir siyasi oluşum olmaya yetebilir mi? CHP Mustafa Kemal'den sonra yavaş yavaş idealizmden uzaklaşarak, tuhaf bir ideolojiyi dayatagelmeseydi eğer, AKP halk için şu anda ne ifade ederdi? Şu sıralar yine indirgemeci bir mantıkla AKP'nin halk, CHP'nin ise seçkinler/seçkinciler olarak algılanması bu nedenle yanıltıcıdır. Bunun yerine psikanalizden terim çalarak birini Türkiye için seçkinlerin belirlediği bir kimlik, diğerini ise o kimliğin gölgesi olarak değerlendirmek çok daha uygun olacaktır. Aynı analoji dahilinde, sözgelimi AKP'nin gölgeyi bilinçüstüne çıkararak topluma bir ferahlık getirmenin ötesinde henüz Türkiye kompleks sistemine hiçbir katkısı bulunmamaktadır. Asık bir suratla halka 'Türkiye tarihinin en karanlık günlerini yaşıyor' diyen sıkıcılığa, doğru seçim kampanyaları ve güler yüz ile umut vaat etmek sıradan bir PR başarısının, marketing konumlandırmasının ötesinde görülmemeli. Bu parti bunun dışında bir önceki iktidar kayığının rotasını bir milim bile değiştirmemiş, aynı söylemleri daha samimi olarak ifade etmekle yetinmiştir. Korkutmak yerine, heveslendirmeyi seçmek, soğuk ve antipatik rakiplerin karşısına halkın sevebileceği kişileri bulup çıkarmak, sonuçta profesyonel bir aksiyondur ve evet parti yönetimi becerisidir. Ama Baskın Oran'ın Radikal 2'deki yazısında metaforlaştırdığı her parçanın gökkuşağının altına koşma ihtimalinin olduğu bir bütün, halkın kendisini değil ancak şu anki hezeyanını temsil edebilir. Bu haliyle ise CHP'nin karşısında duran halk değil, tam tersi CHP'nin arkasına, yahut bu durumda önüne düşen gölgesinden başkası olamaz. Manada değil ama, şekilde uzlaşarak Cumhuriyet balosuna eşsiz olarak katılmayı içine sindiren bir oluşum başka nasıl değerlendirilebilir? Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın eşleri baloda olsaydı dans başladığında ne olacaktı? Baloda vals değil de oyun havası çalsın, ne değişecekti? Kabul etmek gerekir ki CHP'nin halkta karşılığı olmayan damarı, aynen AKP'de bulunmaktadır. Şüphesiz, şu anki tuhaf anlaşmazlıkların, uzlaşmazlıkların temelinde de bu birbirine tıpatıp benzeyen, yahut biri bir diğerinin bastırılmışlıklarından can bulan tez-antitez yer almaktadır. Dışa kapalılıkYıllar yılı birtakım sağlık bozan patolojik unsurları içinde barındırarak dışarıya kapalı olarak faaliyet gösteren, yenilenemeyen, gençleşemeyen, kaçınılmaz olarak hastalanıp, hayati fonksiyonlarını yitiren CHP sonuç itibarıyla halen önemli miktarda oy almaktadır. Bahsettiğimiz hastalığın sonucu olarak seçim çalışmalarına takati olmamasına, milletvekili adaylarını dar bayatlamış bir yapıdan seçegelmesine rağmen üstelik. Partinin köhnemesinin gerçek CHP refleksine sahip pek çok seçmeni kızdırıp AKP saflarına iteklemesine rağmen üstelik. Tüm bu üsteliklere rağmen halen seçmenlerinin çoğunluğu, CHP'nin geçmişteki idealizmine ve evrenselliğine inanmış kimselerden oluşmaktadır.Partinin çok kötü yönetildiğinden haberdar, temeli Köy Enstitüleri'nde, Halkevleri'nde atılmış, birkaç nesil devirmiş bir kitleden bahsediyoruz. Bu kitleyi hâlâ CHP'de direndiren geçmişte dillendirilen, filizlendirilen ve içselleştirilen devrimci ideallerdir. İyi insanlardan oluşan, yeni bir toplum inşa edebilme umududur veyahut. Toplumun en altındaki insanlardan başlayarak yukarıya doğru biçimlenen bir Anadolu ütopyasıdır bu, bunca hırpalanmasına ve aşındırılmasına rağmen hâlâ varlığını sürdürmektedir.Kısa bir süre önce kuruluşunun 84. senesini kutlayan CHP'nin ileriye dönük tutumlarına olumlu bir görüş katmak amacındayız; zira CHP'nin bundan sonraki devinimi, değişimi bir bakıma AKP'nin de, Türkiye'nin de kaderini belirleyecektir. Parti, kurulduğu zamanki vizyon ve misyonu üstlenebildiği oranda AKP'yi de dönüştürecek, onu popülist politikalar üreten omurgasız ve tabansız bir yapı olarak kalmaktan koparıp, ülkeyi çeşitlendirecek, canlandıracak bir ikinci itici güce çevirebilecektir. İşte o halde kelimenin tam anlamıyla biri bir diğerini dönüştürerek ve bütünleyerek hareket eden evrensel ve idealist iki geniş tabanlı siyasi organizmaya sahip olabileceğiz. Arada doğan boşluklara sosyalist, liberal ve yeşil siyasi partileri ekleyecek, nihayet Türkiye demokrasisinin olgunluk dönemine geçeceğiz. Şu anki şartlar dahilinde bu noktaya ulaşmanın en mantıklı yolu zamanında liyakatini ispat etmiş CHP'nin bir an önce toparlanması ve bu atıl yapıdan sıyrılıp yeniden toplumun sınırlarını zorlayan, radikal dinamik yapıya geçmesidir. Bunun için de aydınların AKP fantezilerine artık bir son verip CHP'yi nasıl aslına döndürürüze akıl yorması gerek. Zira bu parti klişeleşmiş söylemle: kişilere ait değildir, bu toplumun bilincinde bunun ötesinde bir işlev edinmiştir. O nedenle kişilere kızıp partiyi yok saymak yerine, kişileri yok sayıp partinin gerçek dinamiklerini harekete geçirmek yeterlidir. Parti toplum nezdinde kendini buldukça kişiler de olmaları gereken noktaya doğru harekete geçerler.Kaan Benli: Araştırmacı yazar; bu makale emekli UN/FAO Müşaviri Ayten Aydın'ın (Y. Mühendis./Antropolojist) katkılarıyla hazırlandı



Hiç yorum yok:

İzleyiciler