Ankara'da kuş gribi tartışıldı
02/05/2006
Ankara'da, FAO ve WHO işbirliğiyle 12-13 Nisan Kafkaslar ve Ortadoğu ülkeleri arasında bölgelerarası ve sektörler arası kuş gribi toplantısı yapıldı.
KAAN BENLİ (Arşivi)
Ankara'da, FAO ve WHO işbirliğiyle 12-13 Nisan Kafkaslar ve Ortadoğu ülkeleri arasında bölgelerarası ve sektörler arası kuş gribi toplantısı yapıldı. Toplantıda BM'nin WHO, FAO gibi uzmanlık örgütlerinin üst düzey yöneticilerinin yanı sıra, kuş gribinden etkilenen ülkelerden uzman ve bürokratlar da hazır bulunuyordu. Türkiye, İran, Irak, Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Suriye hastalıkla ilgili deneyimlerini birbirleriyle paylaştılar, kriz sırasında yaşananlardan çıkarılan dersler özetlendi. Sağduyu seviyesinin yüksekliği sürprizdi: Zira kuş gribi bu ülkeler için tanışılan ilk postmodern salgın olmasına rağmen, uzmanlarda küresel çözüm arayışı dikkat çekiciydi: Bu ülkelerin meseleleri açık açık, vaka üstünden tartışmak gibi iyi tanınmışlıkları olmamasına karşın, katılımcılar inanılmayacak ölçüde şeffaf ve paylaşımcıydılar. Türkiye'nin Tarım Bakanı çok iyi hazırlanmış bir konuşma yaptı ki, içinde popülizmin esamisi yoktu. BM yöneticileri ve mağdur ülke teknokratları birbirlerine haklarını teslim etti. Mücadele konusunda ortak tutum belirlenmesi de önemliydi. Bu durumu WHO'nun başkan yardımcısı ve kuş gribi salgının bir numaralı yöneticisi Dr. Margaret F.C. Chan ile tartıştık:Kaan Benli: Kuş gribi ile yapılan mücadele başarılı mıydı sizce? Ülkelerin performansları nasıldı?Dr. Margaret F.C. Chan:Beklenmedik ölçüde başarılı. Türkiye mesela kriz boyunca çok soğukkanlı ve kararlıydı. Kriz masasını oluşturmaları, organizasyonu biçimlendirmeleri mükemmeldi, diğer ülkeler için de iyi örnek oluşturdu. Ancak salt Türkiye değil, herkes beklenilenin üzerinde performans gösterdi. Bazı ülkelerde (Irak) güvenlik sorunları nedeniyle aksamalar yaşadık, ancak hemen her ülkenin uzmanları neredeyse hiç aksatmadan üzerlerine düşeni yaptılar. Yalnız bununla da kalmadı, bizleri sürekli bilgilendirdiler. Birbirleriyle temasa geçtiler, hiçbir şey saklamadılar. Salgına maruz kalan ülkelerin Dünya Sağlık Teşkilatı'nı algılayışları nasıldı? Mesela, "Karışmayın işimize" şeklinde yaklaşımlar oldu mu? Tahmininizin aksine olmadı. Böyle şeylerden korkuyordum doğrusu. Ancak bizler istediğimiz her noktaya ulaştık. Bilgi/vaka saklanması gibi bir şeyle asla karşılaşmadık. Yalnız biz değil medya da karşılaşmadı bence. Bizimle sürekli irtibatta olundu. Böyle olması gerekirdi zaten. Sınırları olan bir hastalık değil kuş gribi. Gürcistan'da olan Fransa'yı da etkiliyor. Gürcistan dünyanın kalanından uzakta kuş gribi meselesini çözemez ki.Şüphesiz ama siz de biliyorsunuz ki mantığın egemen olduğu bir dünyada yaşamıyoruz. Öyle olsa sizin örgütünüzün ismini Dünya Ticaret Örgütü'nden daha çok duyardık.Dünya Sağlık Teşkilatı'nın önemi böyle durumlarda hissediliyor. Kanımca sağlık konusu ticaretten çok daha küresel artık. Kürenin bunca küçüldüğü, herkesin her yere ulaşabildiği ve yepyeni virüslerin olgunlaştığı bir dünyada hastalıklar yerellikten çoktan çıktı. Kuş gribi buna örnek. Her yeri bir kerede boyayıp geçti. Sağlık konusunda küresel manada bir tür aydınlanma yaşadığımızı düşünüyorum. Fransa, Almanya gibi ülkeler kuş gribi için inanılmaz bağışlarda bulundu. Strateji oluştururken finansal engel yaşamıyoruz. Bu çok önemli. En çok korktuğumuz şeyin yani virüsün insandan insana geçme durumunun gerçekleşmesi halinde müdahale edecek bir gücümüzün olmasını biraz da buna borçluyuz. Bunun yanında konuştuğumuz, tehdit altındaki ülkelerin katılımcı ve paylaşımcı olmaları da dikkat çekici.Dünya Sağlık Teşkilatı Dünya Sağlık Bakanlığı mı oluyor? Hastalıklar sınırlarla sınırlı değilse, küresel müdahale şart. Dünyanın bazı yerlerinde teknoloji, laboratuvarlar, eğitimli uzmanlar mevcutken bazılarında yok. Yok olan yerde bir sorun çıktığında, var olan yerde atıl durmak anlamsız olmaz mı?Hele ki o hastalığın sıçraması yahut şiddetlenmesi kaçınılmazken.Artık imkânlarımız var. Örnekleri laboratuvarlara yönlendirilebiliyor, sonuçları hemen duyurabiliyor, bilgiyi online paylaşabiliyoruz.Bu küresel demokrasi açısından da önemli, ama müdahale gücünüz sınırlı. Dünya Ticaret Örgütü ülkelerin ticari inisiyatiflerini kolaylıkla regüle edebilirken sizin buna gücünüzün olmaması tuhaf değil mi? İyi fikir. Çok daha etkin olmamız, daha çok olanakla donatılmamız gerekir elbette. Aslında bizim de çeşitli durumlarda uygulayabileceğimiz yaptırımlarımız var. Ancak böylesi değil. Bu tür konular ikinci plana kolaylıkla itilebiliyor. Hasta olmadan doktora gitmemek gibi bir şey. Ama artık kendiliğinden oluyor bir şeyler... Kaan Benli: Araştırmacı yazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder