29 Eyl 2009

TİNERCİLERİ RAHAT BIRAKIN

Tinercileri Rahat Bırakın

Yaz ortasında Beyoğlu’nda işlenen, ne ve neden olduğu daha da tam belli olmayan bir cinayet, bir kez daha medyamızın keskin kalemlerinin bu çocuklara nişan almasına neden oldu. 24 yaşında üstü başı gayet düzgün, yeri yurdu belli sıradan bir caniyi, kısa yoldan tinerci çocuk kategorisine soktular. Beach club promosyonu yaptıkları köşelerden, emniyet teşkilatına bu garibanları ispiyonladılar. “Bunlara karşı önlemlerinizi sıklaştırın, bunlar hayatımızı tehdit ediyor” buyurdular. Aynı gazetelerin haber sayfalarında cinayeti işleyenin adam vurmak için bıçak satın aldığı yazıyordu üstelik. Bu çocukları biraz tanıyanlar bilir ki, onların bir şey satın almak lüksü yoktur. Ekmek ve tinere dahi para veremezler, sizden yalvar yakar aldıkları birkaç kuruşu, peşlerindeki kan emicileri kendilerinden uzak tutmak için kullanırlar. Gece boğazlarına bıçak dayayanlar vardır bu çocukların, hem de kendileri gibi tinerci filan değil, kimi zaman milli manevi değerlere, kimi zaman etnik milliyetçiliğe yazılı gangster bozuntularıdır onlar. Öyle 20’li yaşlarında sokaklarda kalamaz tinerciler: O adamlar başka mahalleden gelir.

Tinerci çocuk sorununun sosyo-ekonomik boyutu ile ilgili ahkam kesecek yazarımız boldur. Devletin onlara sahip çıkması gereğine vicdan düşürebilecek köşecilerimiz de vardır şüphesiz. Rehabilitasyon, sosyal yara, yükselen şiddet, kapımızın önünde bizleri bekleyen tehlike, vesaire, listeyi uzattıkça uzatabilirsiniz -bunlarla ilgili şimdiye kadar sayfalarca yazı yazıldı/yazılıyor/yazılacak. Özetle bunlar hakkında söyleyecek sözü vardır medyamızın ve aman o sözleri söylemekten imtina filan etmesinler. Ancak her cinayeti bu zavallılara yüklemekten de artık lütfen vazgeçsinler. Bunun yerine neden böyle bir kolaycılığa kaçıyorlar, bunu bir ince analiz etsinler. Bunların varlığından neden bu kadar korkuyorlar? Bunları tiksinti ve acıma karışık bir dille neden ikide bir toplumsal öfkenin önüne yem olarak atıyorlar? Bu sistem kurbanlarının arkalarında duracak kimse olmadığı için mi? Onların varlığı o pek sevdikleri gusto yazılarını yazmak için yeterince iştah bırakmadığı için mi? Yoksa bu daha çocukken telef edilmiş, parayla satın alınma, kontrol edilme şansını tamamen yitirmiş gariplerin sistem içinde error vermekten başka bir yolu kalmadığını pek iyi bildikleri ve bundan içten içe rahatsızlık duydukları için mi? Böyle tırışkadan nedenlerin birinden, yahut birkaçından birden olmalı. Sonuç şu ki, bu yaptıkları en hafif tabirle insafsızlıktır. Onları polise şikayet etmek ise vicdansızlıktır. Polisin onlara ne yapmasını bekliyorlar, evlerine evlatlık mı alacak memurlar? Onları alıp ıslah mı edecekler? Bu iş polisin görevi mi? Polis onlara ne yapacak, bu taleplerinden ne bekliyorlar? Biz söyleyelim, sokaktaki her tinercinin potansiyel cani olarak kabul edilmesini ve o şekilde muamele edilmesini istiyorlar. Önlerine çıkmasının engellenmesini, arabalarının camlarının temiz kalmasını arzuluyorlar.

Bu tinerci çocuklar için gerçekten bir şeyler yapmaya çalışan az sayıda dernek ve topluluk var. Ellerindeki imkanlar sınırlı, zira toplum tarafından çok az destek buluyorlar. Bu tinerci nefreti körüklenmeye devam ettikçe daha da az destek bulacaklar. Onlara karşı duyarlılıkları olan üç beş hayırsever böylelikle yardım etmekten vazgeçip daha “beyaz” garibanlara yönelecekler. Ramazanda iftar çadırlarına filan alınmayacak bu çocuklar, girmeye kalkanlar sopayla kovalanacak. İslamcı amcalar onları kurtarmayı boş verecek, sevap kontenjanlarını kayıtı kuyutu belli oy depolarında kullanacak. Beyoğlu’nda hızlı bir gece geçirmiş kafası güzel abiler, ablalar onlardan kaçarak uzaklaşacak, ertesi günkü sabah kahvaltısında onlardan nasıl korunmaları gerektiğine dair birbirlerine akıl verecek. Tinerci çocukları böyle böyle daha da toplum dışına iteceğiz. Epi topu işlenen birkaç cinayeti iyice vahim hale getirip, daha da meşrulaştıracağız.

Tinerci çocukları çoğumuz, bilmiyoruz, tanımıyoruz. Basından ve birbirimizden duyduklarımızın üzerinden bir çeşit fikir yürütüp, anlamsız korkulara ve endişelere kapılıyoruz. Onlar hakkında en çok şey bilenler halihazırda insaf, vicdan sahibi küçücük bir azınlıktır. Kendilerini onları kurtarmaya adayan gözükara hayırseverler bilebilir onları. Kışın donmak üzere olanlarına birkaç gün de olsa evlerinin kapılarını açan gençler bilebilirler mesela. Onların yiyebileceği şeyleri sağdan soldan toplayıp (bu zavallılar her şeyi yiyemezler, mideleri almaz) kedi besler gibi sabahları onları besleyen yaşlı teyzeler bilebilirler. Onların ne bildiklerini hiç merak etmiş midir bu yazıları döşenenler acaba? Hiç sormak akıllarına gelmiş midir? Gelmemiştir. Gelse onların hangi durumlarda tehlike teşkil edebileceklerine dair az da olsa bir bilgileri olurdu.

Bu hayırseverlerin hevesini kaçırmasınlar bari. Onların huzurunu bozmasınlar. Kimse bu yazarlardan bu konuyla ilgili çözüm yazısı filan beklemiyor. Onlardan beklenilen Ege kıyılarının tadının daha iyi nasıl çıkarılacağından ibarettir.

Hiç yorum yok:

İzleyiciler